AHIRLI’DA DÜĞÜNLER
Neden Yaylaya Göçülür
Evlenecek çağı yaklaşan gençler gözüne kestirdiği kızlara asılmaya başlarlar. Kına geceleri kızlar oynarken izlemeye çabalarlar. Yolda yolakta, çeşme başlarında laf atmaya çalışırlar. Zoraki gönülsüz kaçırmalar eskilerde çoktur. Kızın gönlü olup ta anne babasının gönlü olmadığı durumlarda anlaşıp kaçmalar da sık olmuştur. Zoraki kaçırmalar artık hiç olmamakla birlikte kızla oğlanın anlaşarak gönüllü kaçmaları hala devam etmektedir.
Kaçan veya kaçırılan kızın artık yapacak bir şeyi yoktur. Tamamına yakını bu evliliği kabullenmek zorundadır.
Bazen sevdiği kızın başkasına verilmemesi için, oğlan tarafından belikleri kesilip alınarak, sahiplenme olur ki, o kızı başkası istemez. Kemaloğlu Kemal, Gırbaşın Hava’nın saçlarını kesmiş, haber bu maniyle yayılmıştır.
İstamana’nın taşları,
Sallanır ağaçları,
Havva Kızı sorarsanız,
Kemal’dadır saçları.
Şişmanın Ali nişanlısı Solağın Dudu’yu kaçırır. Olay karakolluk olur. Ali Baba’yı atarlar nezarete. Barıştırmak için aracılar konur. Dudu’nun babası Solak Dayı, işi Büyük Hoca’ya havale eder. Büyük Hoca, barıştırmak için, Ali Baba’nın Annesi Şişmanın Hava’dan, evdeki halıyı (dedesinden kalan değerli bir halı) ister.
Hava Hala, Solaklara, gelin bu halıyı Hoca’ya kaptırmayalım. Ben çocuklara çeyiz olarak vereyim. Size de ahırda bir dana var onu vereyim. Sulh olalım, dedi ise de fayda etmez. Solaklar Hoca ne derse o olur derler. Hoca da, bu iş çözülecekse ille de halı der.
Hava Hala çaresiz kalır. Ne halıyı kaptırmak ister, ne de tek oğlu Alı’nın hapse girmesini ister. Eve geri dönerken, sayıklarmış: Halıdan mı geçen, Alı’dan mı? diye… Sonunda; halı belki bulunur ama, Alı bir daha bulunmaz… diyerek, halıyı Hoca’ya götürür. Barış sağlanır.
Eyüboğlu Alı’nın oğlu Nuri (Zeybeğin Nuri, dede yetimi, gariban), Baldanların Hacı’ya (Zamanın zenginlerinden) nişanlı olan Şişmanın Hava’nın saçlarını yine İstama’da su doldururken kesmiş, bir gece kapısına varıp hadi gidiyoruz deyince, Şişmanın Hava arına yediremeyip sessizce arkasına takılıp gitmiştir.
Bunların yanında bazı kızlar, kendiliğinden gidip oğlanın evine otururlar. Bu da kızın zorlamasıdır. Ara sıra bunlar da yaşanır. Bu durumda kız babası söz hakkını yitirmiş olur.
Kaçma ve kaçırılma oturma evliliklerinin dışında kalan evlilikler düğünle yapılır. Evlenmek isteyen oğlan, evlenme isteğini; babasının ayakkabısına çivi çakarak, sofrada yenen pilava kaşık dikerek, ya da; Kabak ta pişti tuz ister, ana benim canım kız ister… yöntemlerini kullanarak bildirir.
Kızın babası ile arası iyi olan, ağzı iyi laf yapan, hatırı sayılan kişiler görülür, durum arz edilir. Bunlarda kızın ailesine misafir geleceklerini haber verirler. Dünürcülüğe gidenler usulüne göre kızı isterler. Kız kesinlikle bir kere istemekle verilmez. Kızın gönlü varsa, annesi ve babası da uygun görmüşlerse, ailenin geri kalan büyüklerine sormak için zaman istenir. Büyüklere sorulur. Kayda değer bir itiraz yoksa verilen süre sonunda tekrar gelen dünürcülere netice bildirilir. Son söz kız babasınındır. Artık bundan sonraki süreç için kız ve oğlanın anne babalarının bir araya gelmeleri gerekir.
Haberleşilir, kız evine oğlan tarafından ileri gelenler ziyarete gider, kız evi ileri gelenleri toplanır. Bu toplantı söz kesimidir. Kıza takılacak takılar, kız ve oğlana verilecek çeyizler konuşulur. Genelde anlaşma sağlanır. İstenen takı oğlan tarafına ağır gelse de üç aşağı beş yukarı kabullenmek zorunda kalırlar. Takılacakların miktarı genelde belli miktardadır. Birkaç bilezik, yüzük, saat, küpe vb.
Anlaşma sağlanmış ise, yüzükler alınır takılır. Bir kadın, yünden dokuma heybesinin bir gözüne kuru üzüm, bir gözüne gırık çerez (leblebi) doldurarak tüm evlere birer avuç dağıtarak nişanı duyurur.
Bu arada oğlan küçük ayna, toka, sakız, tarak alarak nişanlısına gönderir. Kız nişanlısından gelen bu hediyeleri yakın arkadaşlarına dağıtır.
1980 li yıllara kadar nişanlı kız ve oğlanın görüşmesi ayıp karşılanırdı. Nişanlılar aynı ortamda bulunmazlardı. Bir birlerine görünmemek için kaçıp saklanırlardı.
Söz gönderilir.
Oğlan kızı beğenmiş, ailesi de kabul etmişse, kızı isteme faslı başlar.
Akşam toplanır. İnekler zaten eğitimlidir. Sabah buzağılara ulaşamayacağı bir yere sürülür. Akşam onlar kendileri gelir eve.
Köy çevresindeki orman koruluk olduğu için odun kesilemez. Kışlık odun ihtiyacı yaylalardan karşılanır.