T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
KONYA / AHIRLI - Ahırlı Atatürk İlkokulu

Yaylacılık

 

AHIRLI’DA YAYLACILIK

 

Neden Yaylaya Göçülür

Yazın köyde tarlalar ekilidir. Hayvanların otlama alanı çok azdır. Yaylalar geniş otlama alanı fazla. Yaylada hayvanlar serbest olur. Yaylaların havası, suyu hayvanlar için sıcak yaz günlerinde ilaç gibidir. Hastalıklardan korur sağlıklı olurlar. Bu durumda ürün bollaşır. Yaylada serbest yaşayan hayvan daha bir canlı olur. Köyde kalırsan ineğe ayrı, buzağıya ayrı, keçiye ayrı, oğlağa ayrı bakıcı lazımdır. Yaylada bu sorun olmaz. Buzağılar, oğlaklar yaylada başıboş bırakılır. Sabah salınır, akşam toplanır. İnekler zaten eğitimlidir. Sabah buzağılara ulaşamayacağı bir yere sürülür. Akşam onlar kendileri gelir eve.

Köy çevresindeki orman koruluk olduğu için odun kesilemez. Kışlık odun ihtiyacı yaylalardan karşılanır.

 

Yaylaların Coğrafi Konumu

Ahırlı İç Anadolu ile Akdeniz Bölgelerini ayıran, Toros Sıra Dağlarının, Ak Dağ ve Yıldız Dağlarının kuzeyinde, Suğla Gölünün 5 km. doğusunda, güneyi ormanlık, diğer yönler tarım arazisi küçük bir kasaba.

Geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlayan Ahırlı’nın ekonomik ve kültürel yaşamında yeri büyüktür.

Ahırlı’dan güneye Toroslara gittikçe yaylaları sıralıdır. Sırasıyla Aşağı Yayla (Kel Yayla), Bartlı Yaylası ve Sülek Yaylası olarak üç yaylası var. Aşağı Yayla ile Bartlı Yaylası arasında kalan Asarcık (Romalılardan kalma örenleri olan tepe) ve Aşağı Sazak, Bartlı Yaylası ile Sülek Yaylası arasında kalan; Yukarı Sazak, Aşağı ve Yukarı Kızlar Pınarı, Konuş Yaylası, Cilahna (Ahırlı ile Sülek Yaylası arasındaki en yüksek tepe) ve Belen, Sülek Yaylasından ileride Tazı Çayırı, Dipsiz Göl (Küçük krater gölü), Koca Sülek (geniş düzlük), Küçük Sülek, Mezar Gediği ve Su Dökülen (bölgenin akarsularının büyük bölümünün yeraltına aktığı mağara) belli başlı ve önemli mevkilerdir.

Bu yaylardaki, bitki örtüsü, arazi şekilleri ve kullanım amaçlarının farklılıkları olduğu gibi yaşam şekli ve kültürlerde farklıdır.

Güçlü akarsuyu yoktur. İlkbaharda yağmurlarla ve karların erimesi ile coşan dereler, haziran ayına doğru kurumaya başlar. Çeşmelerin suları azalır.

 

Bitki Örtüsü

Genel olarak baharın yağışlarla yeşerip, yağışların kesilme ve havaların ısınması ile kurumaya başlayan bozkır bitki örtüsü hakimdir. Yukarıdaki yaylalara doğru çıkıldıkça: çiğdem, lale, siklomen, salep gibi soğanlı bitkiler, kekik, dağ çayı, cıvcırık, yonca gibi yüzlerce ot çeşidi bölge bölge bulunur. İlk ve sonbaharda mantar çok çeşitlidir. Göbek, mor mantar, kuş kondurmaz ak mantar türleri yaygındır. Çallarda ve Sülek’te geven çoktur. Ahırlı ’dan çıkıp güneye Toros Dağları’na doğru ilerlerken, hemen İkisamar’da meşe ağaçları örülüdür. 10 ile 15 kilometrelik bir mesafeye (Gonuş Yaylasına) kadar; kara meşe, boz meşe, kasnak, palamut gibi meşe çeşitleri yetişir. Meşenin meyvesi pelit ve palamut davar için çok yarayışlıdır. Meşenin bolluğu keçi yetiştiriciliğinin başlıca sebebidir. Gavur Öreni, Ara Çal, Gelin Taşı, Keterez, Eşek Çalı gibi yerler taşlık olup bolca ardıç ağacı yetişmiştir. Bodur ardıç, diken ardıcı çoğunluktadır. Bazı yerlerde andız da mevcuttur. Bu yerlerde meşe ve ardıç iç içe geçmiştir. Yer yer şimşir (diş budak) ağaçları görülür. Koca Çal ile Sivri Dağı ve Kızıl Taş’ta çöğre (çedene) ağaçları da bulunur. Gavur Öreni, Ara Çal, Gelin Taşı Keterez, Eşek Çalı’nda da çöğre ağaçları sıkça görülür. Ahırlı ’dan Asarcı ’ğa kadar olan bölgede genel görünüm olarak ardıç, meşe ve çöğre ağacı ağırlıklıdır.

Beliğiledin’in ayrı bir özelliği vardır. Bartlı Yaylası’nın içinde bulunduğu vadinin kuzeyine kalan bölgede Ladin (Köknar) ağacının yetiştiği tek dağdır. Bu da sadece kuzey kısmındadır.

Bartlı Yaylası’nın içinde bulunduğu vadinin güneyinde, Ladin ağaçlarının sıklığı ve güzelliği insanı ferahlatır. Buradan itibaren Gonuş’a kadar ladin ve kara meşe karışımı bir orman var. Kuruçay Yaylası’dan itibaren büyük ardıç ağaçları, çam, katran ve ladin ağaçlarının ortak olduğu alanlar mevcuttur. Cilahna ve Belen ardıç ağaçları ili kaplıdır.

Sülek Yaylası’nın içinde bulunduğu vadiye inildiği zaman, Dipsiz Göl’den Küçük Sülek’e kadar olan vadi, büyük düzlük ve tepelikler çayırlarla kaplıdır. Bu alanda hiç ağaç yoktur. Güneyde başı göğe değen Yıldız Dağı ve Ak Dağ kayalıktır. Aşağıdan ve karşıdan bakıldığında çıplak beyaz taşlık olarak görünür. Ama dağa çıkıldığında düzlükleri ve kaya aralarında iri gövdeli ardıç ağaçlarının olduğu görülür. Hatta, küçük yapraklı, büyük meşe bile görülür.

 

Bitki Örtüsünden Yararlanma

Sülek ve çevresinin çayırlıkları koyunculuk için birebirdir. Meşenin bol olduğu alanlar keçi yetiştiriciliğini geliştirmiştir. Vadilerdeki düzlükler yerli sığır için birebirdir. Hayvanlar için geniş bir otlama alanı bulunmakta.

Kışlık yakacak ihtiyacını karşıladığı gibi, yemek pişirme, süt kaynatma gibi işler için çalı çırpı boldur. Meşe kütüğünün ateşinde pişirilen yemek ve çay bambaşka olur.

Evlerin yapımında kullanılan hatıllar, pardılar, direkler, kiriş ve ağaçlar ardıç ve ladin ağaçları kullanılır. Bahçe kapıları, duvarları ormandan faydalanılarak yapılır.

Büyük ağaçlardan, hayvanların yem hatılları, çeşmelerin önüne su hatılları yapılır.

Kışın keçi ve koyunlara meşe yaprağı, ladin ve ardıç dalları destekleyici besindir. Özellikle keçi besleyenler her sonbaharda keşi başına bir eşek yükü ladin dalı kesmek zorundadır.

Keçinin ilkbahardan kışa kadar başlıca yiyeceği meşe yaprağıdır.

Meşenin meyveleri, özellikle davar için değerli bir yem maddesidir.

Andızın pekmezi pek muteber olur.

Katran ağacının reçinesi olan katran ve bise hayvanlar için ilaçtır. Zaman zaman insanlarda da kullanılır. Bise üşütmeye çok iyi gelir. Ciğerlerini üşütene bise ile yakı bandı yapılır. Hayvanlara yapışan kenelerin ölmesi için bise sürülür. Katran sürülen hayvana muya konmaz.

Ateş tutuşturmak için çam ağacının özünden çıkartılan çıra kullanılır.

 Senit, oklava, tokucak, çevirgeç ve kar küreği gibi eşyaların yapımında yine katran ve çam ağaçlarından yararlanılır.

Kağnı ile at arabası, düğen, boyunduruk, atkı, beldanat gibi harman araçları yine orman ürünlerinden yapılır.

*Katran, bise, çıra, senit, oklava vb. yapım işleri Ahırlı’da hiç yoktur. Bu işler genellikle komşu Akseki köylüleri tarafından yapılır. Sık sık Ahırlı’ya satıcılar gelir. Bu ihtiyaçlar bunlardan karşılanır. Bunlar getirdiklerini satı, tekkede konaklarlar. Kazandıkları paraya da ihtiyacı olan buğday un alırlar.

*Son yıllarda; hayvancılık azalmış, kışlık yakacak olarak kömür ve elma odunu kullanır olmuştur. Ormanlar artık inşaat işlerinde kullanılma hale gelmiştir. Koru sistemi bitecek konuma gelmiş. Ormandan ağaç kesen ayıplanır hale gelmiştir. Anca hala ormanı hunharca kullanmaya devam edenler de  azda olsa mevcut.

Darda kalındığında Geven sökülüp, dikenleri ateşte ütülüp sapları dövülerek hayvanlara kışın yedirilir.

Çöğrenin meyvesi güzün olgunlaşınca toplanıp, yıkanır kurutulur. Kış akşamlarının çerezidir. Daha önceleri yağı çıkartılıp kullanılırdı.

Kekik, dağ çayı, deve tüyü, kök çayı içmek için toplanır.

 

 Aşağı Yayla

Ahırlı ’ya 5 km uzaklıkta. Doğusunda Sivri Dağı, güneyinde Beliğiledin (Adını sık ladin ağaçları olması özelliğinden almıştır. Ladin ağaçlarının kuzeye doğru yetiştiği en uç dağdır)   ve Asarcık (Romalılardan kalma örenleri olan tepe, ve tepenin eteklerinde artık bakım yapılmayan üzüm bağları var), batısında Deve Ağnağı, kuzeyinde Keklik Pınarı ve Koca Çal olan çok küçük bir düzlükte kurulu olan yayladır.

Aşağı Yayla, Ahırlı ’ya yakın olmasından dolayı, kısa zamanda gelinip gidilme ve bu yakınlık avantajı ile kışlama imkanı olan özelliktedir.

 

Bartlı Yaylası

Ahırlı ’ya 10 km uzaklıkta. Doğusundaki Sorkun Kasabasından, Batısındaki Kuruçay Köyüne kadar uzanan, çimenlerin örttüğü alüvyon toprakların doldurduğu, dar bir vadinin ortasında kurulmuş. Yaylanın yerleşim alanı içinde yazın kuruyan dere kenarlarında dikili kavak ve söğüt ağaçları ve küçük miktarda da olsa sebze ekimi için bahçeler çevrilmiştir. Çatal Oluk ve Küllüce Çeşmeleri meşhurdur. Özellikle keçi besleyenler için uygun.

 

Sülek Yaylası

Ahırlı ’ya 20 km uzaklıkta. Havası ve suları farklı, Doğusundaki Dipsiz Göl’den, Batısındaki Küçük Sülek ’e kadar uzanan vadiler, düzlükler ve çıplak tepelerden mevcut oldukça geniş bir alana sahip. Güneyinde dik kayalıklardan oluşan Ak Dağ ve Yıldız Dağı değişik bir görüntü verir. Beş Pınar, ve Boylas Pınarları yayla içindeki kullanılan sulardır.

Çimenlerin örttüğü alüvyon toprakların doldurduğu geniş düzlükleri ve çıplak tepeleri ile koyun yetiştiricileri için çok müsaittir. Kuzeyine kalan dağlarda bolca ardıç ağacı yetişmiştir. Kuzeydoğu istikametine gidildikçe çam, katran ve ladin ağaçları ile örtülü ormanlar vardır.

Sülek Yaylası’ndaki Büyük Sülek düzlüğünde eskiden tarım yapıldığı bilinmektedir.

Dipsiz Göl, Büyük Sülek mevkileri 40-50 yıl öncesinde Manavgat’tan gelenlere bir iki aylığına otlakiyeye verilirmiş. 1980 ’li yıllardan sonra Manavgat’ta turizmin gelişmesi ekonomiyi canlandırınca, buralara betonarme evler yapıp sürekli kalmaya başladılar. Ahırlı’da hayvancılık yok olmaya yüz tutunca Sülek Yaylası göç durmuş olup, bu kiracıların, buralara sahiplenmesini hızlandırmıştır.

Eskiden bu durumlarda kaba kuvvet kullanılırken, Ahırlı’ların buralara ilgisizliği, manavgat’tan gelenleri cesaretlendirip, iştahlarını artırmakta. Mahkemeler de bu sorunu çözememekte. Bu yaylacılar bu sorunu kaos içinde bırakarak  çözümlenmemesi için çaba harcamaktalar.

Bu durumda hep aklıma;

“Evvel yarin sevgilisi ben idim,

Şimdi uzaklardan bakan ben oldum.”

Şarkı sözleri ile şairin dediği;

“Orda bir köy var uzakta,

O köy bizim köyümüzdür.

Gitmesek te görmesekte”

Mısralar aklıma gelir.  

 

İlkbaharda Göç Hazırlığı

21 Mart Sultan Nevruz günü bahar başlangıcıdır. Ahırlı ’da yavaş yavaş hareketlenme başlar. Kuzuların, buzağıların, oğlakların dışarı alışmaları zamanı gelmiştir.

Sultan nevruz günü,  okul çocukları topluca kıra götürülürler. Yeşeren çimenliklerde oynarlar. Azıklarında topla yumurta ve haşlanmış patates mutlaka bulunur çoğunun da tek nevalesi bunlardır.Yumurta haşlanırken içine soğan kabuğu atılır ki yumurtanın kabuğunun rengi pembeleşir. Ekmek övmesi, pelta yoğurt gibi evde bulunan hazır yiyecekler katılır. Bunlar sofrada çocuğun övünç kaynağıdır. Yemek gruplar oluşturularak yenir. Yolda gidilip dönülürken boş durulmaz. Yollardaki taşlar alınıp kenara atılır. 

Göç sırasında ve yaylalara gidildiği ilk günlerde yenilmek üzere; kömbe, yağlı, külçe, akıtma ekmekleri yapılacaktır. Kavurgalar kavrulup, kavutlar çekilecek. Gölle için buğdaylar dövülecek. Odun kesmek için; tahralar ve baltalar bilenerek sapları kontrol edilecek. Eşekleri yüklemek için; semerler sağlamlaştırılacak, urganlar hazırlanacak. Turfanlar, tuluklar, kazanlar, dığanlar…  vs.  hummalı bir hazırlık dönemi yaşanacaktır.

Eşeklere göç yüklenecektir ama eksik olmaması gerekir. Gaz lambaları, kandiller karanlık akşamları aydınlatmak, hayvanlar hastalandığında ilacı bise testisi ve katran şişeleri unutulmamalı...

Yaylaya göçmeden önce eşeklerle ağır eşyalar götürülür. Oraya gidenler evlerini temizler, sıvarlar. (Beyaz toprakla badana) Ocakbaşıları dondurulur. Bahçelerin çeklileri onarılır. Havlu ve ağil kapıları tamir edilir. Damlar elden geçer. Tavlara sırık ve pür kesilir.

Tüm bunlar hazır olmalı ki göç edildiğinde darlık çekilmesin.

 

*Göç günü sabah geç kalana yolda ratlarsan diyeceğin söz:”El yayladan ineli altı oldu, sen dururdun?”

 

Sülek Yaylası’na Göç

Nisan ayının ilk günleri Sülek Yaylasına göçme zamadır. Göçme günü kararlaştırılır. Koyunlar ile kuzular ve inekler ile buzağılar sabah erken salınırak, sürü oluşturulur, eşekler eş zamanlı yüklenir, yolda her kes bir birine yardımcı olmak zorundadır. Koyunları götürmekle görevliler, inekleri götürmekle görevliler, göç yüklü eşekleri götürmekle görevliler bellidir. Her kes işini yapmak zorundadır.

İkisamar yolculuğun başlangıç yeri. Hareket zamanı, oyalanmak olmaz, yol uzun ve meşakkatli.

Yol güzergahı: Gavur Öreni, Eşek Südüklüğü, Gelin Daşı geçilir. Bayamlı Başından inip Çardak alanını çıktın mı, Aşağı Yaylaya bir saat gibi bir zamanda ulaşılır. Hayvanlar çayıra salınır. Hem dinlendirilir, hem doyurulur, hem kısa bir derlenme ve toplanma sürece yaşanır. Bu kısa moladan sonra hareket başlar. Asarcık’ta, Düğenciklerin başına varılınca yol ikiye ayrılır. Sola giden Bartlı Yaylasına, sülekçiler sağa sapar. Odurga’ya inilir, Tenikeli Oluk’tan Aşağı Kızlar Pınarı’na çıkılır. Yukarı kızlar Pınarı ikinci mola yeri. Bundan Sonra Konuş yaylası, Kuruçay Yaylası, Hacı Bakı Kuyusu tırmanılacak son tepe. Artık Cilahna Tepesinin yanındaki Belen’in düzünde yol alındıktan sonra belen’in başına varılır ki işte o zaman değişik bir manzara görünür, farklı duygular yaşanır... Aşağıda Sülek Yaylası görünür. Belen’den inmesi de çıkması da bir zordur. Kömürtleği geçtin mi Sülektesin.

Yolculuk süresi hiç belli olmaz. Hayvanların fiziki durumu, yaşanan kazalar, hava durumu etkiler.

 

Aşağı Yayla ve Bartlı Yaylalarına Göç

Mayıs ayının ilk cumartesi günü seçilir. Koruma kararıdır. Kimse önce göç edemez. Okul tatil olacağı için çocuklardan yararlanılacaktır. Keçiler oğlakları ile inekler buzağıları ile sabah erken salınır. Sülekçiler gibi toplanma ve yardımlaşma bu yaylalar için o kadar önem taşımaz. Gruplar halinde gidilebilir. İsteyen ayrı gider.

Evin Ahırlı ’daki durumuna göre Dolamaç veya Topurun başından, İkisamara inilir. İkisamar  az ve öz akan meşhur çeşme. Top sahasının olduğu düzlük. Kenarında ılkı yeri. Hareket ettin mi Dağanlar’dan sonra Gavur Öreni’nin arkasındaki Eşek Südüklüğü’nden sonra  Gelin Daşı’na ulaşılır. Gelin taşına yaklaşınca eline taşları alıp alıp atacaksın.

Gelin taşına taş atmak çocuklar için eğlence ve de bir inançtır. Buraya kaç kız kaç erkek çocuğun olmasını istersen, o kadar taş bulup dileğini tutup yüksek sesle bu oğlan bu kız diye söyleyerek,  istediğin çocuk sayısı kadar taş atılır. Gelin Taşı yıllardır atılan bu irili ufaklı bir taş yığınıdır. Anlatılan rivayet; burada bir gelin attan düşüp, ölmüş.

Acele etmen lazım. Bayamlı Başı’na varıp, Fart İlkisine inildikten sonra Çardak Alanı geçilecek. Aşağı Yaylaya erken varıp çayırı ilk önce senin hayvanların yesin. Aşağı Yaylaya bir saat gibi bir zamanda ulaşılır. Hayvanlar çayıra salınır.

Aşağı Yaylacılar, Bartlıcıların bir an önce gitmesini isterler, onlar da hayvanlarını iyice doyuruncaya kadar otlatmaya çalışırlar. Bartlı Yaylası’na gidecek olanlar hayvanlarını toparlayıp yola düşerler. Armut Alanı’nı geçtikten sonra yol ikiye ayrılır.

Küllüce ve Çatal Oluk Mahalleliler soldaki aşağı yoldan giderler. Damlamca’nın önünden geçip, Erenler’den Aşağı Sazak’a inerler. Sonrası Bartlı.

Cibilden Mahallesindekiler sağdaki yolu takip eder. Asarcık’ı çıkıp, Düğenciklerin başından aşağı sallandılar mı kendilerini Cibilden’de bulurlar.

 

Yayla Evleri

Evler genel olarak iki tipdir. Oturulan oda, odanın yan uzantısında havlu ve havluya uzantılı, girişi havlu içinden olan ağil olur. Diğer bir şekil ise oturulan odanın kapısı öndeki havluya çıkar, havlunun içinden girişi olan ağil olur. Her evin kendine ait bir dulu (kapı önü alan) olur.

Yayla evleri kuru taş yapıdır. Evler yamaca sıralıdır. Taş duvarlara belli yüksekliklerden sonra hatıllar (10-15 cm çapında ağaç) yapılarak sağlamlaştırılır. Evlerin kenar duvarları oldukça engindir. Ortada insanın eğilerek girebildiği bir kapı olur. İçeri girildiğinde yan duvarların olduğu kısımlarda baş tavana değer. Kısa duvarlar uzun duvar hizasından itibaren üçgen şeklinde yükseltilir. Evin ortası yüksek tutulur.Beşik örtü damlıdır. Üçgen şeklindeki kısa duvarların üzerine, ortadan boydan boya uzanan bir kiriş (evin damını dayayacak güçte genellikle ardıç ağacı) atılır. Bu kiriş ile yüksekliği az olan uzun duvar üzerine sırık (bacak kalınlığında ladin ve ardıç kalaslar)  sıralanır.  Bu sırıkların üzerine pardı (balta ile yarılarak tahta biçimi verilen odun parçaları) döşenir. Pardının üzeri say (çakıllı, sıkışmaya elverişli toprak) döşenerek evin üzeri kapatılır. Yayla evi yamaçta olduğu için arka taraftan dama hayvanlar, özellikle oynamayı çok seven oğlaklar kolayca çıkarlar. Damın kazılıp, toprağın dökülmesine sebep olurlar. Bunu önlemek için evin arka tarafı çelki (çalı çırpıdan yapılan çit) ile örülür.

Evler 4 metre kadar eninde, 6-7 metre uzunluğunda dört duvardan ibaret bir odadır. Odanın ön cephesi aşağı bakan uzun duvarın olduğu duvardır. Tahta aralarında boşluklar olan, insanın eğilerek girebildiği bir kapı olur.

Odaya girince ortada bir direk görünür. Bu direk odayı ikiye böler. Bir bölüm oturma, yeme içme için kullanılan alan, diğer bir bölüm ise perde ile kapalı talvar (sırıklardan karyola yapılır. Sırıkların üzeri pür dalları ile örtülür. Üzerine yatak seriler. Karyola gibi düzenlenir. Altı depo olarak kullanılır.) ve sütlük (odanın süt ve ürünlerinin konulan yeri) bölümüdür.  Sütlüğün serin olması gerekir. Süt ürünleri bozulmasın. Burada yoğurt kazanları, yağ kürükleri ve keş derileri muhafaza edilir. Tabanı ara sıra nemlendirilir.

Oturma bölümünde yüksek duvarının ortasında genişçe bir ocakbaşı bulunur. Ocakbaşının muharısı (baca) bu duvarın içindedir. Zemini killi topraktan yapılan çamurla döşenerek düzlenir. Bu çamur tepserdikçe (suyunu çekip sertleşme) tokucakla dövülerek iyice sıkışıp donması sağlanır ki üzerinde ateş yandığı zaman dağılmasın.

Bu bölümde ayrıca bir destilik (su kaplarının konulduğu raf) bulunur. Küçük bir pencere ve duvarda dolap olarak kullanılabilcek bir göz bulunur.

Oturma odası ile havlu (inek ve eşeklerin çok soğuk günlerde katıldığı yer) bitişiktir yada bazı evlerde oda kapısı bu havluya çıkar. Havlunun üzeri açıktır. Bir kısmı yağmurlu günler için örtme ile kapalıdır. Havlunun kapısı alakapı (ağaç dallarından aralıklı yapılan kapı) dır.

Havlunun bir duvarında insanın ezilip büzülerek girebileceği bir kapı bulunur. Bu kapı ağile (oğlak ve buzağıların katıldı yer) açılır. Ağilin üstünü tavuğu olanlar tavuk tüneği olarak kullanır. Oğlak ve buzağıların üşümemesi için ağil mayısla  (inek dışkısı) sıvanır. Havlunun bir köşesinde keş taşı bulunur.

Her evin önünde çelki (çalılardan yapılmış çit) ile çevrili bir dul vardır. Bu dulda duvar kenarında taş ve topraktan yapılmış bir oturak, bir kenarda bir ocakbaşı, gölgelik için bir söğüt ağacı, ve hayvanlar için tuz taşı olması gerekir.

 

Devamı...

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 15.01.2019 - Güncelleme: 27.09.2024 11:54 - Görüntülenme: 1556
  Beğen | 0  kişi beğendi